30 Mayıs 2012 Çarşamba

THK Airshow Side


Haftasonu Side'de THK'nın gösterisi vardı. Olur da bir yerlerde izleme şansınız olursa kaçırmayın derim. İnanılmaz bir şov. Biz hem cumartesi hem pazar gittik, doyamadık. Olsa yine izlerim. İnsan o uçakların içinde olmak istiyor. O uçakların içinde olma şansı da verdiler aslında ama sayılı kişiye ve kurayla. Bize çıkmadı tabi. Neyse bir dahakine inşallah.

Bir Ali İsmet Öztürk vardı ki, ağzımızı açık bıraktı, yüreklerimizi ağızlarımıza getirdi.


Sahile gerilmiş ipin ortasından geçti. Aşağıdaki fotoğraf da kanıtı.


Fatih Batmaz yönetimindeki F-16, 30 m üzerimizden geçti. O motorun sesini içimizde hissettik resmen. Kulaklarımızdaki basıncı anlatamıyorum bile.


Veeee Türk Yıldızlarıııı....


Anlatmakla olmuyor gerçekten. İmkanı olan gidip izlesin mutlaka. Harikalar!!! Ben şovun etkisinden yeni yeni kurtulabiliyorum daha :)








26 Mayıs 2012 Cumartesi

Uyku Meselesi

Aslında basit şeylerden mutlu olan bir insanım. Mesela bugün THK'nın Side'de gösterisi vardı. Ona gittik. Saat 15:30 olmasına rağmen uyumamış Begüm'ü de babaannesiyle halasına bıraktık. Gittik güzel güzel fotoğraflar çektik, İnanılmaz şovlar izledik. 30 metre üstümüzden geçen F-16'lardan kulaklarımız sağır olma tehlikesi atlattı. Ama ağzımız bir karış açık izlediğimiz için bir şey olmadı. :) Şov bitti, eve döndük. Veee karşımda bir saniye bile uyumamış, ortalığı altüst etmeye müsait bir Begüm... Bir anda Kafamdan aşağı kaynar sular döküldü desem yeri var. Çünkü 'Akşam beni bekleyen bir uyutma çilesi var.' demek bu. Önceki gün aynı şeyi yaşadık. 
Neyse eve geldik. Yemek falan yedik. Sonra başladı uyutma çabalarımız. Önce babası denedi. Olmadı. Begüm ayaklandı geldi. Sıra bana geldi. Dün akşam aynı şeyi iki saat boyunca denemiş olduğumdan gerginim baya. Sakin başlayıp gergin bir halde bitirdik olayı. Toplamda yarım saat, belki daha az sürmüştür. Yatağa yatırdım. Kalkmaya yeltendi daha yanından ayrılmadan. Tekrar yatırdım. Mızıldanması ağlamaya, daha doğrusu çığırmaya dönüştü ve sanırım 5 dakika içinde daldı uykuya. 
Fakaaaattt...  Yarım saat sonra ağlayarak uyandı. Yatıyor ve gözleri kapalı ağlıyor. Bir şeyler soruyorum, cevap: aaaaaağğğğ Kucağıma aldım, sarıldım, yatıştırmaya çalıştım. Sonuç: aaaaağğğğ Sonradan sorulara cevap vermeye başladı ama hep olumsuz. Neyse onu da atlattık. Mutfağa gittik, süt ısıttık. Odasına geçtik. Talebi üzerine kitap okuduk. 5 cümleden sonra  Begüm iptal..
Uyudu ama benim aklımda bin bir soru:
-Rüya, kabus falan mı gördü?
-Ağlayarak uyuduğundan mı böyle uyandı?
-Son zamanlarda -yapmamam gerekir biliyorum ama- tehditkar konuşuyorum uyku konusunda (uyumazsan parka gidemezsin gibi). Ondan mı etkilendi acaba??
-Haftada iki gün, bazen daha fazla babaanneye gidiyor. Orada farklı şekilde uyuyor. Bu uykuya dirençler ondan mı? 
-Yoksa gündüz uykularımız tarih mi oluyor? Ama daha erken bence :((

Off n'olcak bizim bu halimiz. Zaten pek düzgün olmayan günlük rutinimiz de emzirmeyi kesmemizle tamamen altüst oldu. Onu oturtayım derken çabalarımın boşa çıkması beni gergin yapıyor. 

Bakalım gelecek günler ne gösterecek bize.....

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Değiştirdik...

Güne hızlı başladık bugün. Benim ve Begüm'ün uykusuz gecesinin etkisi var mı bilemiyorum. Dün öğle uykusunu geç uyuyan ve gece uykusuna da 1:00'de yatan Begüm sayesinde ben de 1:30'da yattım. 3 saat sonra da uyandım -ki hiç adetim değildir.- Uyku tutmadı. İki saat sonra uyuyabildim sanıyorum. Ama yarım saat sonra da Begüm uyandı. Neyse ki gezinicem diye diretmedi. 'Süt ısıt.' dedi ve bizimle yatmak istedi. O uykusuz halimle canıma minnet. 'Sen yeter ki uyu.' dedim ve aldım babişle aramıza. Neyse uyandık. Babişe kaç zamandır Begüm'ün odasını düzenlemek istediğimi söylüyordum. Sabah konuşmamızda da tekrar ettim. Yarım saat sonra, daha biz kahvaltının k'sını hazırlayamadan geldi eve ve 'Puff!' Işık hızıyla Begümün odası değişti. Büyüyen karyolasının alt kısmını çıkardık. Beşik kısmını odada bıraktık. Böylece hem çok sevdiğim ve bir yerlere göndermek istemediğim koltuğum kalmış oldu, hem de Begüm'ün yataktan düşme tehlikesine karşı ek korkuluk ayarlamamız gerekmedi. Beşiğin korkuluğunu en alt seviyeye getiriyorum Begüm de rahatça yatağa girip çıkabiliyor.
Oturma odasındaki masasını ve oyuncaklarının büyük kısmını da odasına taşıdım. Dağıtınca odasını dağıtmış olacak. Ben şimdilik öyle umuyorum yani. :)
Begüm odasının yeni halini çok sevdi. Yatağı ayarladığımızda içinden çıkmadı zaten. Oturma odasında bıraktığım oyuncaklardan bazılarını da odasına taşıdı. O da kendi çapında odasını ayarladı yani. :)
Bu kadar yazıya fotoğraf beklerdim ben olsam, siz de bekliyorsunuz belki ama henüz tam yerleşmediğinden oda -çok dağınık yani- rezil haliyle yayınlamak istemiyorum. Onun yerine Begüm'ün kendi elleriyle döküp, kendi elleriyle temizlediği mutfağımızın fotolarını ekleyeceğim.
Buyurun, 'Öncesi-Sonrası' :
  Önce oyuncak süpürge ve küreğiyle temizlemeye kalktı. Baktı süpürgeyle baş edilecek gibi değil, kendime sakladığım elektrik süpürgesini aldı elimden. Sonuç, benim de ufak yardımlarımla, tatmin edici. Ev işlerini Begüm'e mi bıraksam acaba?? :)

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Emzirmeyi Nasıl Bıraktık?

Ben bu blog işini iyice boşladım sanıyorum. Aslında hep aklımda, devamlı 'Bunu da yazayım, şunu da yazayım.' diyorum ama elim bir türlü klavyeye gitmiyor. Sabah sabah inanılmaz bir baş ağrısı eşliğinde bu satırları yazmama ise sadece 'Ters adamım işte!' diyebiliyorum.
Yazamadığım için aklımda olan 'Emzirmeyi nasıl bıraktık?' konusunu işlemek istiyorum bugün, çünkü içime dert oldu. :)
Emzirmeyi bırakmak için 2 yaşına şartlanmıştım ben. Planım da kabataslak aklımdaydı.' Doğum gününe annemler gelecek ya, onlarla birlikte oyalamak kolay olur.' Öyle de oldu gerçekten. Begüm'ün doğum gününden bir hafta sonra Afyon'a termal tesislere gittik. Kaldığımız ev villa şeklindeydi, kocaman bahçesi vardı, park yakındı, etrafta bol miktarda kedi vardı. Begüm'ün ilgisini dağıtmak kolay oldu. Zaten o da hazırmış sanırım, gündüzleri pek 'memmiş' talebi olmadı.
Öyle birden kesmek, memeye birşeyler sürmek gibi bir tutum izlemek istemiyordum. Ama gördüğüm ve okuduklarım arasında sık tercih edilen bir yöntemdi. Google Amcaya sordum ben de. :) Yavaş yavaş bıraktırmanın hem anne, hem çocuk için daha iyi olacağını okudum. Önce gündüzleri kestim. Etrafta oyanayacağım diye aklına bile gelmedi çoğu zaman. Ama uyutmak sorun oldu, çünkü emerek uyuyordu. Bazen arabasında gezdirerek, bazen biberona süt koyup yanına yatarak uyuttuk. Kesin kurallarım yoktu, Sadece gece emsin gibi.
Bir haftanın sonlarına doğru gündüz iki defa emdiyse gece uyurken vermedim. Öyle uyutmaya çalıştım. Gerekirse biberonla süt verdim. 9-10 gün sonra tamamen kestim memeyi. Uyutmak ciddi anlamda sorun oldu. Uyumadı saatlerce. Gecenin bir yarısı annemle babamın bebek arabasıyla gezdirdiği oldu. Bağırış çığırış zamanlarımız oldu. Ama sonunda uyudu :)
Emzirmeyi tamamen kestiğimde doğal olarak göğsüm şişti. İlk gün iyiydi ama ikinci gün ağrısından duramadım. Ben de sağdım ve biberona koyup Begüm'e verdim. Tadı memmişi çağrıştırdı sanırım ama yine de çok tepki vermedi. Bir-iki memmi dedi sonra bıraktı. Sağdıktan sonraki ikinci ya da üçüncü gün yine doldu göğüslerim ama ilki kadar ağrı verici değildi. Gündüz sağmaya fırsat da bulamadım. Sonra da yavaş yavaş geçti ağrısı zaten.  Şimdi eskiye döndüm. Göğüslerim küçüldü, hamilelikten itibaren azalan kıllarım ve sivilcelerim normale döndü. Arada aklıma geliyor emzirme zamanları, sanki çoook uzak zamanlarmış gibi. Halbuki epi-topu bir ay oldu şunun şurasında. Ama yeni yaşantımıza ikimiz de alıştık :)