25 Nisan 2014 Cuma

Tam üstüne geldi, iyi geldi..

Begüm'le aktivitelerimiz çook çok azaldı demişken tam, deli annenin bu yazısı tam üstüne iyi geldi.

Çocuğunuza yapacağınız büyük iyilikler: http://deli-anne.com/?p=23772


Begüm bu aralar her fırsatta çizgi film izlemek istiyor. Biraz da benden kaynaklanıyor, kabul ediyorum. Kahvaltıyı rahat rahat hazırlayım diye mesela açıyorum, 'bir tane izleyip kapatıcaz' diyorum. Ama öyle olmuyor. Ben Tuna'ya birşeyler yediricem, Begüm'ün ekmeğine bal sürücem, yok portakal sıkıcam derken o çizgi film iki oluyor üç oluyor. Allah'tan evden çıkıyoruz da akşama kadar izlemiyor. Yeni eve taşınınca televizyonu daha az göz önünde olacak bir yerlere yerleştirsem iyi olacak sanırım. Bir de mutfağa da televizyon alırız diyordum, izzet'in baskılarına yenilmeyip onu da almayayım. Evet evet. Bir eve bir televizyon yeter. Ben izlemiyorum zaten, çocuğum niye izlesin ki..

Begüm'den İnciler

Bu aralar biraz dağılmış durumdayız. Evde pek durmuyoruz. Begüm varken Tuna uyumadığından öğleden sonraları babaanneye taşınıyoruz. Öğleden sonradan kastım yatma saatine kadar. Tuna'yı bırakınca biz Begüm'le takılıyoruz. Genelde dışarıda oluyoruz. Parka gidiyoruz veya -genellikle- babaannenin mahallesinde takılıyoruz. Begüm akülü arabasına biniyor, anne de peşinde koşturuyor. Birlikte markete gidiyoruz, sokak sokak geziyoruz. Okula gidiyoruz veya. Oyun odasında takılıyor Begüm. Arkadaşlarına karşı başlarda soğuk davranıyor biraz. Arkadaşları onu görünce sevgi gösterilerinde bulunuyor, Begüm de bana sarılıyor ve onlara veya öğretmenine hiçbir şekilde cevap vermiyor. Ama yarım saat sonra o sahneler hiç yaşanmamış gibi oluyor. Genelde dışarıda zaman geçirdiğimizden, evde bulunduğumuz zamanlarda ev işlerine zaman ayırmak zorunda kalıyorum ve Begüm için kafamda tasarladığım hiç bir aktiviteyi yapamıyoruz. Hatta artık uykuya geçişleri bile arabada oluyor. Yani yatmadan önce 'iki kitap, bir masal' rutinimiz de kayboldu gitti. Durumlar baya feci yani.
Bütün bunlara rağmen Begüm dil yeteneğinde birşey kaybetmiş görünmüyor. Halasına gittiği bir gün, babasını aratmış onu alması için. Babası da -klasik- 'On dakkaya geliyorum.' demiş. Begüm: Hala o gelmez daha. Kandırıyo beni. (Doğru tespit.) Bir başka gün dışarı çıkmak için giyiniyorum, Begüm de yanımda. Bir süredir de, üşengeçlikten, aynı kıyafeti iki-üç gün üst üste giyiyorum (Tuna'nın kirletme durumuna göre) Begüm: Anne sen neden hep aynı giyiniyosun?
Ve bomba. Tuna sabah uyandı. Uyuttum ve çamaşırları asmak için balkona çıktım. Ben çıkarken ikisi de uyuyordu. Tuna birkaç dakika sonra uyanmış, ağlamaya başlamış. Nasıl bağırdıysa artık Begüm'ü de uyandırmış. Ben Begüm'ün 'Annee..' diye seslenmesini duydum ve koştum hemen. Begüm: Anne nerdesin?(vurgularını burada anlatamamak çok acı:(  Tuna ağlıyo kaç saattir. Ben mi uyutayım Tunayı!!!

Bunlar gibi bir sürü cümle var aslında. O çene hiiç durmuyor ama aklıma gelmiyor işte. Bir yerlere yazmayınca unutuyorum.

Tuna da iyice ayaklandı bu aralar. Yürüme işini baya ilerletti. Başlarda elleri havada gidiyordu artık eller normal pozisyonu aldı. Hatta hızlandı. Sabahları babası işe giderken onu bırakmak istemiyor. Babası kucağına aldığında 'ııh' diyerek, el de merdivenleri göstererek 'gidelim' diyor. Kapı açılınca anında yanında bitiyor zaten. Kaydıraktan kaymayı çok seviyor. Balkondaki kaydıraktan da ters kaymayı öğrenmiş, öyle kayıyor.

15 Nisan 2014 Salı

Bol Fotoğraf

Şu bloggerı telefonuma yüklesem hiç fena olmayacak sanki. Fotoğraf yüklemesem bile- çünkü pikseli bol bir görüntü geliyor bilgisayardan açınca blogu- bir iki cümleyle günü,önemli şeyleri yazsam hiç fena olmayacak. Olmuyor böyle kırk yılın başında yazmalar.

Tuna iki üç haftadır yürüyor. İlk denemesi babasının dizlerinden benim kucağıma, kendi isteğiyle ellerini bırakıp gelmesi oldu. Üç dört adımdı sanırım ama ondan sonra hızlandı. Benim aşırı sevinçli tepkimden sanırım bir heves geldi kuzucuğuma, kendi isteğiyle elleri havaya kaldırıp yürümeye başladı yavaş yavaş. şimdi iki- iki buçuk metre falan kendisi gidebiliyor. Canı isterse elleri havaya kaldırıp yürüyor, istemezse, acelesi varsa emekleyerek gidiyor istediği yere. Hafta sonu ilk ayakkabısını da aldık. 20 numara. Koca ayak Tuna. Begüm'ünkine baktım, 18 numara. Tuna'nın ayağına sığmadı zaten onunki.
Topa bayılıyor. Top olsun, atsın tutsun, peşinden koştursun yeter ona. Onu en rahat oyalama şekli top. Öğrendi zaten, top nerede? diyince arıyor, buluyor. getir deyince getiriyor canı isterse.
'Al' demeyi keşfetti. elini uzatıp 'Aaah' demek al demek tuna dilinde.' Aç' da aynı şekilde ifade ediliyor kendileri tarafından. Bu aralar bir de 'hav' demeyi öğrendi. Sesini inceltip 'haaa' diyor bir yandan köpeğe bakıp, ya da elini uzatıp.
Boy olarak bir yaş ileriden giden Begüm artık iki yaş ileriden gidiyor.Şu anda 5 yaş boyutlarını geçmiş durumda. 112 cm ve 20 kilo. Sağlık ocağında 116 cm ölçtüler boyunu ama yanlışlık olduğunu düşünüyorum. bir sonraki sene için indirimden aldığım kıyafetleri düşünüyorum. umarım olurlar seneye.
Begüm ilk dönem bir hevesle -ve ben de bir hevesle- okula başlamıştı. İlk dönemin sonunda 'bugün tatil mi?' sorularıyla gitmek istemediğinin sinyallerini vermeye başladı. İkinci dönem de kesin dille gitmicem dedi. Biz de göndermedik. Başlarda benim için biraz zor oldu ama sonradan alıştık. Benim için zor olma kısmı da Tuna'nın uykularıydı. Begüm bir odada tek başına kalmak istemediği için, Tuna da onunla aynı odada uyumadığı için Tunanın uyku düzeni alt üst olmuştu. Geçmiş zaman kullanıyorum ama hala düzelmiş değil. Bu karman çorman uyku düzeni Tuna'nın yrni uyku düzeni oldu. Çok üzülüyorum, kafaya takıyorum ama yapacak birşey de bulamıyorum. Son zamanlarda Tuna gündüz uykularını babaannede uyumaya başladı zaten.
Bunların dışında Begüm artık oyun kurmaya başladı. Başladı dediğim çook uzun süre oldu başlayalı. oyunun kurallarını kendisi belirliyor. biz ona uyuyoruz. Öğretmen oluyor, anne oluyor, ben anne oluyorum o çocuk oluyor, kuaför oluyor ya da ben kuaför o müşteri oluyor. Bol bol da gelin oluyor. Evde bi düğün yapıyoruz, müzik açıyoruz falan. Bu aralar youtube'un kapanması kötü oldu tabi bizim için. :)
bir de bu aralar yeni ev planları var. Şu iki gündür onunla uğraşıyorum. Kafa patlatıyorum. Hatta bu planlama işine biraz fazla kaptırdım sanırım, başkalarının evlerini de planlamaya başladım, kardeşimin evi gibi.  :)planlamak dediğim kafamda tasarılar oluşturuyorum yani.

Biraz da fotoğraf ekleyeyim. bilgisayarın başına birşeyler gelirse buradan bakabilelim. Tecrübeyle sabit yani :)


Güneşli bir bahar günü, yazlıkta.. Begüm'ün yüzünde önceki günden kalma yüz boyaları...







Yazlık dönüşü yorgunluktan bayılan Begüm.


                         Çılgın Begüm fotoğraflarından bir örnek.


                               Gelin Begüm..


Babasıyla kim bilir nereye giderken. Uzun zamandır çekmiyorum bu fotoğraflardan. Sanırım babasıyla başbaşa bir yerlere göndermediğimden, ya da gönderirken halim kalmadığından. :)


Teyzişin söz töreninden fotoğraflar...



Eskişehir'den dönerken Isparta'da bir alış veriş merkezinde ilk buz pateni macerası. Ben de eski bir buz patencisi :p olarak  sonradan eşlik ettim kızıma.


Eskişehir'de bir kış günü, çarşıya gezmeye giderken. Arkaplanda anneanne ve teyziş de var.




                                         Ankara'da, teyzişin evinde..



                               Kankası Kadir'le zıp zıp parkta zıplarken :)


       Tuna'nın doğumunda misafirlere ikram etmek için yaptırdığım kurabiyeler. Begüm'e de abla oldum kurabiyesi yaptırmıştım. Bu sene de Begüm'üm doğum günü için 4 yaşındayım kurabiyeleri yaptırdım. Arkadaşlarına dağıttık. Okula gitmese de doğum gününü okulda kutladık. Prenses temalı güzel bir kutlama oldu. Fotoğraflarını sonra eklerim. :)


                       Ablasının pembe önlüğü içinde Tuna :)






                                Bir başka gelin Begüm fotoğrafı..



                              Tuna ilk kez kendi başına yoğurt yedi...


                    Doktor Begüm....


                          Parktaki kulenin tepesinde bir Begüm