22 Ekim 2016 Cumartesi

Şüphe Şüphe Şüphe...

Dün kocamla kavga ettik. Üzerimde bir pişmanlık var. Aksi gibi öğlene doğru instagrama bir girdim, milletin yüzünde gülücükler, mutlu aile tabloları, yok birinin evlenme yıldönümü, birinin bilmem bişeyi. Herkes mi mutlu arkadaş ya. Daha da sinir oldum, kapattım hemen. Gün boyu üzrimde bir şüphe falan. Akşam oldu, bekle ki adam gelsin. Nerdeee...Gelmiceği belli zaten, bugün cuma da, yine de insan bi bekliyor. Sabahki şüphe hala içimi kemiriyor tabi. Neyseki arkadaş bulucu var. Açtım hemen nerde diye: Konum yokk!! Haydaaa. Yine şüphe şüphe... Ara ara bakıyorum tabi. Neyseki gösterdi sonunda yerin:. Sabit mekan. Biraz rahatlama. Ama gecenin ilerleyen saatleri var. Bugün cuma . Geç gelecek belli. Çocukların uykusu geldi. Herkes yatağa. Tuna uyumayacak tabi, diretecek 'babam da babam'. Neyse ki uyudu. Ama ben de uyudum. Arada yine kontrol tabi. Saat 01:00. Uyanmışım. Hemen telefona. Aynı yerde.Kendi yatağıma geçtim. Biraz oraya bakayım, biraz da buraya bakayım derken kapı açıldı. Hemen telefonu bırak, uyuyo numarası yap. Numara yaparken, o yatağa gelmeden uyumuşum zaten :) Yine de insanın içinde oluyo tabi. En azında eve geldi. Gece eve gelmeyenler var. Off yaparsa kendi bilir. Nerden bilicem ben. Soradan pişmanlığını kendi çekicek. Pişman olur heralde.  Başlarda olur. Kaçamak yaparken olur. Alışkanlık olana kadar olur. Sonradan eve gelmez zaten.hepten ipler kopmuş olur. Amaaan. neler düşünüyorum yaa. Şüphe adamı bu hale getiriyor işte.

Begüm baleye başladı. Gayet başarılı. boy- pos da yerinde olunca güzel duruyor hareketleri yaparken. Herkes kıyafetlerini soruyor. Başlıcak diye bir heves gidip almıştım kıyafetleri iyiki de almışım. Neriman hanım var Rüyanın annesi. Kadın daha önceden gitti mi diye osra sora bi hal oldu :) 'Bence sizden habersiz gitmiş o.' diyor:) Bugün yine kurs var. perşembe günü de bale var. Begüm o günü şöyle tarif ediyor: 'Beden eğitiminin olduğu dün'  :)

Kavgamıza şahit olup korkan Tuna'ya babası ertesi gün ahşap tren almış. Çok sevdi, baa oynadı. 'Verom' koydu adını. Nerden aklına gelmişse. Begüm'ün de peluş eşeği vardı. 'ceylanım' derdi ona. :)

10 Ekim 2016 Pazartesi

Bunelım Bunalım Ben...

Düşün düşün, kendi kendimi bunalıma soktum yeminle. Derin derin nefesler alırken buldum kendimi. Niye böyle dedi?', 'Bi daha derse ben de böyle dicem!', 'Şöyle mi desem?' ... İnsanın kendiyle başbaşa kalması kadar kötü bişey yok heralde. Önceden severdim yalnız kalmayı ama kafam bozuk değilkenmiş sanırım o. Çocuklar babalarıyla gitti. Ben de evin işini halledeyim diyodum ama mola verip içimi döksem iyi olacak. İnsan insanın mutluluğunu niye çekemez yahu. sen de sevin, katıl ona, onun pozitif enerjisi sana geçsin, mutluluk büyüsün gitsin. Kötü bişey mi sanki. Bencil, çekemeyen insanlar... Sinir oluyorum, sonra bi de niye sinir oldum diye sinir oluyorum....
Dün güzel haberler aldım. kardeşim hamile. Teyze oluyorum :)) Çocuklarımın kuzeni oluyorr... Buna daha çok seviniyorum :))) Bir saat konuştuk telefonda sabah. konuşurken anlamadım tabi.Telefonu kapatırken gözüme çarptı :)
Tuna'yla yatıyoruz geçenlerde. Kafasını göğsüme koyup dinledi. 'Anne, içinde toplar var.' dedi. sanırım kalp sesimi zıplayan toplara benzetti. :)) bir de bu aralar 'Canım' a taktı.İiyi de öyle olur mu canı?' deriz ya, o anlamlarda kullanıyor. Ama söyleyiş şekli bir tatlı. Videoya çekmeliyim.
Begüm de 1. sınıfa başladı. Ben müdahale etmezsem zorlanmıyoruz. Edersem kavga kıyamet. Anında bırakmalar, 'yapmıcam o zaman, tamam!!!'lar. 1. sınıfların tipik sorunu olan kalemi yanlış tutma Begüm'de de var ama düzeltmiyorum. Öğretmen yardımı lazım sanırım.

23 Haziran 2016 Perşembe

Faaliyetler Başlasın O Zaman

Dün akşam börülce ayıklarken tırtıl çıktı içinden. Begüm'e gösterdim. Bayıldı. Kavanoza koyduk. Marul da koyduk. Bakalım yiyecek mi dedik. Begüm çok heyecanlandı. Sabah ilk iş ona baktı. "Aaa yemiiişşş. " oldu tepkisi. Sonra maydonoz koyduk. Akşama kadar ara ara baktı. Yememiş bu sefer. Bi kez daha maydonoz koyduk kavanoza. Begüm kelek olana kadar izlemeyi düşünüyor. Ben de öldürmeyiz hayvancağızı inşallah diye düşünüyorum. 😄
Bir de bugün önceki senelerden, Deniz kenarından topladığımız midye kabuklarını değerlendirdik. İki tane çerçeve yaptık. Kartondan iki tane çerçeve ayarladım. Kabukları da koydum önlerine. Yapıştırıcıyı sürdük, sonra kabukları yerleştirdik. Begüm gayet hızlı şekilde tamamladı. Tuna ise her zamanki gibi "sen yap" dedi ve bıraktı. Arabalarıyla oynamaya başladı. Ams masadan da kalkmadı. İlerleyen zamanlarda faaliyetlerimize şahsen katılacağını düşünüyorum.
Yalnız bu senegeçen seneden bariz farklı. Arkadaş da olmayınca baya baya birlikte oynamaya başladılar. Kavgalar da oluyor tabi ama birlikte oynama olayı benim için çok önemliydi. Çünkü yıl içinde de Begüm Tuna'yla doğru dürüst oynamadı, hiçbir şeyini paylaşmadı. Çok özel eşyalarını hala paylaşmıyor, ama oyun hamurunu paylaşıyor. Yediği şeyleri paylaşıyor. Bir parça da olsa, paylaşıyor.
Yalnız Begüm çok düzenli. "Hadi ortalığı toplayalım" dediğimde Begüm'ün hiç eşyası olmuyor toplanacak.😊 Gardrop desen aynı, herşeyin yeri belli. Küçüklüğünden belliydi zaten canım. Ablalarını dolaplarını dağınık bulup az mı düzelttirdi. Eve gelen misafire kendi dolabını düzelttirmişliği de var. 😂
Yazlığa geçtiğimizden beri, Begüm otele yemeğe gidelim diyordu. Bugün akşamüstü havuza gittik, sonra da yemeğe kaldık. Daha gitmeden pazarlık yapmaya başladı Begüm "sende yüzeceksin bizimle" diye. Açık kapı bırakarak kabul ettim. Havuzun suyu sıcaktı. Girdik ve çıkmadık. Çok eğlendik. Yüzdük, daldık. Sonra Tuna balıklarını getirdi. Onları fırlatıp yakalamaca oynadık. Yemekten sonra da havuz kenarında parti vardı, onu izledik ve döndük.
Bence çok eğlenceli bir gündü bugün.

9 Haziran 2016 Perşembe

Doktor Çocuğu Olmak

Tuna bugün mutfakta yemek yiyordu, iş yerinde. Beni çağırdı. Gittim. Enkjektör almış eline. İçine doldurmuş pilavı. 'Bunu ağzıma sık.' diyor. Dedim 'Doktor çocuğu olmak böyle bişey.' :)))

7 Haziran 2016 Salı

Blogger'a Dönüş

Evet uzun aradan sonra tekrar yazmak istiyorum. Begüm bu aralar 'Küçükken ne yapardım'lara merak saldı. Anlattım, anlattım. Sonra blog geldi aklıma. Sonra Tuna hakkında çok az şey hatırladığımı hatırladım :p Tekrar yazayım dedim.
İkisi de kocaman sıpa oldular. Çok tatlılar.
Dün halalarına gittiler. Begüm 'Kuaför olcam.' deyip duruyor. İlk çalışmasını dün gerçeklerştirdi, acemiliğini attı. Halasında Tuna'nın saçını kesmiş. Önlerini. Sonra parka gitmişler. 'Sen benim buramı kestin.' diyip duruyormuş Tuna. 'çok tatlıydı.' diyor Öznur. Ama akşam hatırlamadı Tuna. 'Saçını kim kesti?' diyorum. 'Kimse kesmedi?' diyor. Olaydan haberi yok yani :) Nerde Begüm'deki hafıza. Anasına çekmiş garibim. Benim hafıza da balık hafıza resmen. Halbuki evde bişey kaybetsek Begüm'e sorardık biz. Gördüğü bişeyse bulur getirirdi.
Ben işe başladım tekrardan -Tuna'yla doya doya oynayamadan.- Yarım gün gidiyorum. Tuna da benimle geliyor genelde. Yeni işyerine taşındığımızdan beri babaanneye gitmek istemiyor. Burda alan geniş, kızlar etrafında pervane, istediğini yapıyor. Gelen hastaların çocuklarıyla oynuyor. Sosyalleşti baya. Belek Balık Evi'ne gittiğimizde müşterilerin çocuklarıyla da kaynaşıyor. Geçenlerde Begüm 'Burda Tuna'nın hep arkadaşı mı oluyor?' diyor. Tuna her gördüğü çocuğa 'bak, o benim arkadaşım.' dediğinden Begüm de şaşırdı o kadar çok arkadaşı mı var diye.
Begüm de okuldan işyerine geliyor. Başlarda bilgisayarın başına oturuyor. Sonra sıkılıyor, gezinmeye başlıyor ortalıkta 'Ben size yardım edeyim.' diye. Begüm bu aralar biraz çekingen. Yeni ortamlara girerken gergin oluyor, omuzlar çöküyor, bana yapışıyor. Okula giderken bile öyle. Ben de yeni kurslara gitsin istiyorum ama bu durumdan dolayı sanırım hiç yanaşmıyor. İki sene önce kendinden büyük çocuklarla gittiği anasınıfında öğretmen de biraz bağırınca içine kapandı sanırım. o sene okula hiç yaklaşmıyordu. Drama kursuna falan mı göndersem acaba diyorum. Açılır mı ki biraz? Gider mi ki? Zorlamalı mıyım ki???
Son zamanların favorisi, ama benim bir türlü alışamadığım ve de kullanamadığım snapchatten bir fotoğrafla sonlandırıyorum yazımı :)