9 Kasım 2010 Salı

Uçak Nasıl Kaçırılır?

Başlığı yazınca 'Rehin almak' anlamı da çıkabileceğini gördüm ama benim bahsettiğim kaçırmak bu değil: Zamanında yetişememek.
Şimdi tam olarak şöyle oluyor:
Anniş bütün gün bir yandan bebişle uğraşırken, bir yandan ortalığı toplar, bir yandan kalan bir iki parça çamaşırı yıkar.Akşam üstü de bebişi sevmeye gelen misafirlerle uğraşır. Halen götüreceği eşyaları toparlamış değildir. Akşam olur. Anniş bebişi uyutur. Babiş ve misafirlerle yemeklerini yerler. Misafirler gider. Aniş eşyaları hazırlamak için harekete geçer. Bebiş uyanmasın diye loş ışıkta, kırk saatte anniş eşyalarını hazırlar. Sabah eklenecek bir iki parça eşya için bavulu açık bırakır. Saatini kurar ve yatar.
Uçak saat 7:00'dadır.
Anniş bir uyanır, saat 5:15. Hemen kalkar. Bavula yerleştirilecekleri yerleştirir. Babişi uyandırır.(Babiş işi dolayısıyla biraz geç gelmiştir ve hafif alkollüdür. Anniş kıyamaz, babişin hızlı hazırlanmasına da güvenir ve biraz geç uyandırır. (Uçağın kaçmasındaki ana sebep de budur. Buradan çıkacak sonuç: Acımayacaksın, uyandıracaksın.) Babişin de o gün oyalanacağı tutar. Sonuç olarak evden geç çıkılır. Havaalanına varıldığında yolcular uçağa alınıyordur ve artık chek-in yapılmıyordur. Hemen sun express bürosuna gidilir ama oradaki bayan suratsız bir şekilde 'Yapabileceğim birşey yok.' der. Tırıs tırıs geri dönülür. Uçağı kaçırmanın gerginliğiyle, karşılıklı bir-iki söylenilir. Sonra bari kahvaltı yapalım diye Köy Değirmeni'nin yolu tutulur. Akşamki uçağa bilet alınır.
Aslında chek-in kapandıktan sonra uçağa alınabiliyormuş. Eşim bir kez binmiş uçağa o şekilde. Bavullarla binmiş uçağa. Ama bizim gittiğimiz hafta uçaklar çok doluydu. Normal zamanlarda 60-70 TL'ye aldığımız biletler 300 TL'nin üzerine çıkmıştı. O sebeple chek-in'i diğer zamanlardan erken kapatıp, gelmeyen yolcuların biletlerini satıyorlarmış. Bizim biletler de satıldı gitti yani.
Bir de biz biletleri kredi kartında biriken millerle almıştık. Yeniden bilet alırken telefonda görevli bayan 'Bize haber verseydiniz biz sizi aldırırdık uçağa.' demiş. Bizim gibi bankadan bilet alıp, uçağı kaçıran ve de böyle birşeyden haberi olmayan olur da bu blogu okur belki diye yazıyorum. Bizim durumumuza düşmesin kimse yani.
Tırıs tırıs geri dönme durumu çok komik oluyor ama.
Bunların dışında diğer deneyimlerimi aktarayım.Aslında birçok blogda var bukonular ben de kısaca değineyim:
  • Uçağın kapısına kadar bebek arabasıyla gittik. Güvenli kontrollerinde Begüm'ü görevlilere verdim.
  • Bebek arabası çok kirleniyor ve güneşliği falan çıkabiliyor, parça parça topluyorum arabayı diye büyük bir poşete sarıp vermiştim arabayı ama poşet parçalandı, araba yine kirlendi. Ama bu kez daha az kirlendi ve de tek parça elime ulaştı. Buna rağmen tekrar poşetlemekle uğraşmayı düşünmüyorum. Kılıfı çıkarıp yıkamak daha işime geliyor.
  • Uçak kalkarken, bebeği emzirmek, su içirmek veya emzik vermek öneriliyor.(Cümledeki devrikliği bulunuz. En sık çıkan sorulardandı bu tarz cümleler.) Ben de isteğine göre emzirdim veya su verdim. Uçak inerken emerken uyudu zaten.
  • Uçakta oyalansın diye yanıma oyuncak almıştım. Ama hanım kızımız oyuncaklardan çok dergilerle ilgilendi. Yanımıza oturan amca ve teyzeler de oyalama konusunda yardımcı oldular.
  • Kızım ve ben yolculuk yaptık, eşim yoktu yanımızda. O yüzden bavulları beklerken Begüm'ü çıkışta bekleyen anneanne-dedesine veya babasına verdim. Yanıma kanguru da almıştım ama gerek kalmadı. çıkışta bekleyen yoksa kangurunun faydalı olacağını düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder